Eğer İstanbul’da neşeli bir tiyatro akşamı geçirmek isterseniz; Moda Sahnesi’nde W. Shakespeare’in yazdığı ve Kemal Aydoğan’ın yönettiği ‘Şirreti Evcilleştirmek’ oyununu izlemenizi şiddetle öneriyorum…
Türk Tiyatrosunda ‘Hırçın Kız’ adıyla bilinen ve defalarca sahnelenen ‘The Taming of the Shrew’ tiyatro oyunu, değişen dünyanın gerçeklerine uygun olarak Emine Ayhan tarafından “Şirreti Evcilleştirmek” adıyla yeniden çevrilmiş. İlk bakışta şirretin ‘kadın’, evcilleştirecek olanın ‘erkek’ olduğunu çağrıştıran oyunun konusunu da kısaca yazayım.
Ön oyunda, sokak serserisi Sly, içkilerin parasını ödemediği için meyhaneden atılır. O sarhoş haliyle sokakta sızıp kalır. Yoldan geçen şakacı bir soylunun oyununa getirilerek asilzade olduğuna inandırılır. Lordun evinde kendine gelen Sly, soylu olduğunu kolayca kabullenir. Evin uşağı gibi davranan soylu ev sahibi tarafından tiyatro gösterisi izlemeye davet edilir. Soylu olmaktan hoşlanan sokak serserisi Sly ile tiyatrocuların arasındaki çekişme, tiyatro oyunundaki Petruchio karakterini oynamasına kadar uzanır.
Oyun içindeki oyunda ise İtalyan babanın evlilik çağı gelmiş iki kızı vardır. Tüm adaylar genç ve güzel Bianca’yla evlenmek istemektedir. Zengin baba ise şirretliğiyle bilinen Katherina’yı evlendirmeden diğerini kimselere vermemekte kararlıdır. Onun için herkes Katherina’ya koca bulmanın derdine düşmüştür. Bu durumdan faydalanmak isteyen Petruchio da sert karakterli Katherina’yı eş olarak almayı kabul edecek ve onu evcilleştirmek için çeşitli yöntemlere başvuracaktır. Aşk dolu sözlerinin arasında aç ve uykusuz bıraktığı karısını psikolojik manipülasyonlarla kontrol altına almaya çalışır. Oyunun sonuna yaklaşırken, Katherina değişime uğrayarak kocasına boyun büken bir kadına dönüşmeye başlamıştır. O gerçekten değişmiş midir, yoksa durumu idare etmek için mi böyle davranmaktadır? Gerçeğin göründüğü gibi olmadığı final sahnesinde ortaya çıkacaktır.
Türk sineması ve televizyon dizilerinden tanıdığımız Timur Acar (Sly, Petruchio) ile Melis Birkan (Katherina, Meyhaneci Kadın) başta olmak üzere, bütün oyuncular üstüne düşenin fazlasını yapmış. Timur Acar fazlasının da fazlasını yaparak tiyatro tarihinde unutulmayacak bir Petruchio karakteri yaratmış. Timur Acar’ın abartılı mizansenleriyle ‘egemen erkek’ kimliğinin karikatürize edildiğini açıkça seyirciye gösteriyor. Melis Birkan da Katherina rolünü toplumsal kodları yeniden yorumlayan bir karaktere dönüştürüyor.
Moda Sahnesi’nin çift taraflı oturma düzeni, sahnede olan biteni farklı açılardan görmeyi sağlamış. Açık sahne düzeni, yalnızca fiziksel bir perspektif meselesi değil; aynı zamanda oyunun sunduğu anlatının çok katmanlılığına da işaret ediyor. Seyirciyi edilgen olmaktan çıkarıp, anlatıya farklı açılardan tanıklık eden bireyler hâline getiriyor.
Açık tiyatro mekanlarında oynanabilen Şirreti Evcilleştirmek komedisinin, İtalyan Halk Tiyatrosu (Comedia dell’arte) etkisiyle yazıldığını söyleyebiliriz. Abartılı karakterler, doğaçlama komiklikler, yanlış anlamalar, kimlik değişimleri, toplumsal eleştiri ve fiziksel komedi unsurlarından böyle olduğu anlaşılıyor. Soylu ve zengin olmayan İngiliz halkının 17. Yüzyılda tiyatroyla tanışması da W. Shakespeare’in ölümsüz komedileriyle olmuş.
Oyunun yönetmeni Kemal Aydoğan, daha önce yönettiği oyunlarda olduğu gibi W. Shakespeare’in izlediği yoldan ilerlemeye devam ediyor. Türk Halk Tiyatrosu olarak tanımlayabileceğimiz Ortaoyunu ile Köy Seyirlik Oyunlarının anlatım dilini birleştiren yönetmen, gülüp eğlenmekten hoşlanan İstanbul seyircisine Şirreti Evcilleştirmek komedisinin mesajını başarıyla ulaştırıyor.
İki perde ve 120 dakikalık oyunda zamanın nasıl geçtiğini anlayamadan, oyunun sonuna geliyorsunuz. Oyun içinde oyunlar, doğaçlamalar, seyircileri oyuna dahil etmeler… Hangisi kurgu, hangisi gerçek derken, bazen yüzlerce yıl öncesine gidiyor, bazen de oynadığı rollerden sıyrılmış Timur Acar’la bira içerken kendinizi bulabiliyorsunuz.
No responses yet